Eğitimin en önemli hedeflerinden biri, öğrencilerde öz disiplin gelişimini sağlamaktır.

Öz disiplin, dışarıdan bir otoritenin kontrolü ve korkusu olmaksızın, kişinin içinden gelerek ve nedenlerini kavrayarak doğru davranışları seçme yeteneğidir. Bu, doğuştan sahip olunan bir özellik olmayıp yaş, deneyim ve eğitimle kazanılır.

Çocuklar, yeterince öz disiplin kazanmadıkça, büyüklerin yardımlarına muhtaçtır. Yaşamda fonksiyonel olmak isteyen bir bireyin, bağımsız düşünmek, seçimler yapmak, yaratıcı ve verimli bir varlık gösterebilmek için özgürlüğe gereksinimi vardır. Özgürlükle birlikte gelen sorumluluklar ve kararlarla sorunları alt edebilir hale gelmelerinden önce, onlara sınırsız özgürlükler ve seçenekler vermek yanlış olur. Disiplin, bir öğrenme sürecidir ve dolayısıyla zaman içinde gerçekleşir. Küçük yaşlarda dar olan özgürlük alanları, sorumluluk duygularının gelişmesine paralel olarak gittikçe genişler ve insanlar, yetişkin olduklarında yaşamlarının tüm sorumluluk ve kararlarını kendi ellerine alırlar.

Gerçek disiplin, çocuğa kayıtsız-şartsız bir sevginin ve güvenin sağladığı ortam içinde, onun her davranışının mutlaka bir sonucu olduğunun sevecen bir kesinlikle kavratılmasıdır. Amaç ,çocuğun "büyüklerin gözleri onun üzerinde değilken bile" doğru ve güzel davranışları seçen bir birey haline gelmesidir.

Nasıl ki öğretim, müfredatı öğrenmede dengeli bir gelişmeyi garanti etmek üzere yapılandırılmak ise; okulun disiplin planı da, öğrencilerin yıldan yıla davranışlarını geliştirmelerine kılavuzluk etmelidir. Böyle bir planın üç öğesi olacaktır:

1.Kurallar Sistemi (Kabul gören davranışları tanımlar)

2.Ödül Sistemi (Tutarlı olarak doğru davrananlar için)

3.Yaptırım Sistemi (Yanlış davranış sergileyen öğrencinin bu davranışın sonuçlarını kavraması için)

Bu plan, en eski çağlardan beri disiplinin temel öğeleri olarak herkesçe kabul edilegelmiş bir sistemdir. Ancak bu planın uygulanması, çok zor bir sanattır. Bu sanatın mutlaka uyulması gereken ilkeleri vardır.

Kurallar sistemi

  • Kurallar, temel konulara ait olmalı, ayrıntılarda boğulmamalıdır.
  • Kurallar, akla uygun olmalıdır.
  • Kurallar, birbiriyle tutarlı olmalıdır.
  • Kurallar, uygulatılabilecek niteliklerde olmalıdır.
  • Çocuğun yaş ve gelişme düzeyine göre kurallar uyarlanmalıdır.
  • Kuralların nedenleri, çocuklara tam anlamıyla açıklanmalıdır.
  • Uygun bazı konularda, kural saptama sürecine çocuklar dahil edilmelidir.
  • En önemlisi, okulun işleyişini akılcı bir şekilde yapılandırarak, yanlış davranışları engellemek ve böylece de konulması gereken kuralları en aza indirmektir.

Ödül sistemi

  • Bir grup öğrencinin, örneğin bir sınıfın disipline edilmesinde, doğru davranışları sergileyen öğrencinin teşhis edilip ödüllendirilmesi, yanlış davranan bir öğrencinin teşhis edilip gereğinin uygulanmasından çok daha etkilidir. Yanlış davranış, hiçbir zaman yanıtsız kalmamalıdır. Ancak, eğiticilerin en önemli görevlerinden biri de çocuğu akıllı davranırken "yakalamak" tır. Ödül, sadece akademik başarı gösterene değil, bir öğrenciden beklenen davranışların tümünü (dürüstlük, kibarlık gibi) sergileyenlere de verilmelidir.
  • Ödül sistemi öyle yapılandırılmalıdır ki çocuklar, ödülü "kazanmak" için güzel davranmamalı, doğru davranışlarının bir "sonucu" olarak ödülü hak ettiklerini hissetmelidirler.
  • Ödüller, mümkün olduğu kadar, öğrenciyi sınıf, okul ve toplum içinde takdir eden manevi ödüller olmalı, maddi ödüller ise (kitap gibi) öğrencinin başarısı ile sebep-sonuç ilişkisi kurabilecek türden seçilmelidir.
  • Ödüller konusunda ölçüyü kaçırmamak çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, sınıfıyla tam bir sevgi ve saygı ilişkisi kurabilmiş bir öğretmenin takdir dolu bir bakışı veya gülümsemesi, çoğu zaman en çok iz bırakan ödüldür.

Yaptırım sistemi

  • Ceza, bir tür intikamdır. Oysa disiplin, bir öğrenme sonucu olmalıdır. Dolayısıyla, kurallara uymayan çocuk, bu davranışının "sonucunu yaşamalı"dır. Yaptırımlar, mümkün olduğu kadar, çocuğun söz konusu davranışı okul dışında sergilemesi durumunda doğadan veya toplumdan alacağı tepkilerle eş değerde ve eş anlamda olmalıdır (kaba davranarak kalbini kırdığı arkadaşı ile yan yana oturamamak gibi). Davranışı ile katlandığı sonuç arasında bir bağlantı kurabiliyorsa, çocuk, doğru davranış yönünde bir adım atmış olacaktır.
  • Yaptırım sistemi, ya tabiat ya toplum ya da mantık kurallarına uygun olmalıdır. Evdeki kediye kötü davranan bir çocuğa yasak koymanın bir mantığı yoktur. Oysa bir süre o kediyle oynamamasını sağlarsak, ona hem yanlış davranışı sonucu kaybettiği oyun arkadaşına karşı doğru davranma şansı vermiş oluruz, hem de yanlış olan süreci (bir canlıya eziyet edilmesi) sona erdirmiş oluruz.
  • Çocuk, bu müdahale sırasında hiçbir an, bizim ona olan sevgimizden ve onu koruduğumuzdan kuşkuya düşmemelidir.
  • Yaptırım sistemi, çocuğa yanlış davranışının sonuçlarını telafi veya tamir etme seçeneğini mutlaka vermelidir.
  • Çocuk, bu süreçte asla aşağılanmamalı, kişi olarak şu veya bu şekilde etkilenmemeli, kendine güveni ve saygısı yaralanmamalıdır. Müdahale edilen sorun, çocuğun belirli bir davranışıdır, çocuğun varlığı ve şahsiyeti değildir. Bu gerçek, öfke ve hırsa kapılarak gözden kaçırılmamalı, problemli davranış izole edilerek çocukla birlikte bu yanlış doğruya dönüştürülmeye çalışılmalıdır. Çocuğa salt emir vermek, isyan doğurur. Oysa davranış seçeneklerini anlatıp sonuçlarını belirtmek ona kontrol duygusunu aşılar ve öz disiplin yolunda mesafe aldırır. Çocukla açık ve dürüst, serinkanlı ve saygılı bir iletişim şarttır. Ona kuralları ve onlara uymamanın sonuçlarını anlatırken, bir yandan da uygar yollardan bize kendini ifade edebilme kanallarını hep açık tutmamız gereklidir.

Son olarak, biz büyüklerin en başta hatırlamamız gereken temel ilke, çocuklarımızı doğru davranışlara yönlendirmenin en etkin yolunun, bizzat kendimizin o davranışları gösterebilen kişiler olmamız gerektiğidir.

Kuralları uygulamadaki kararlılık ve tutarlılık, disiplinde "olmazsa olmaz" koşuludur. Ne var ki okulumuzun bu kararlılığı ve tutarlılığını, mantıksız bir katılık ve sertlikle karıştırmamak gerekir. Doğru disiplin ortamı, sınırsız sevgi ve güven ile kararlılığı bir arada yaşatabilen ortamdır.